20 Ocak 2014 Pazartesi

Sokak Satıcıları ve Biz .

İstanbul klasiği sokak yiyecekleri...

Oğlum yemek yemeye başladığından beri ne zaman sokağa çıksak kokular onu büyüler ve kendimizi hep bir sokak satıcısının önünde buluruz.

En güzel köftenin halk arasında "tükürük köftesi" olduğunu bilen pis boğaz ben tabii ki oğluma "tükürük köftesi" ya da "pilav-üstü-nohut" yedirmiyorum.

Ama seneler sonra kendisi denemek isterse onu bilmem. Şimdilik bizim sokak yiyeceklerimiz daha kısıtlı...İstanbul'da bir gelenek olan ve sadece belli mevsimlerde ortaya çıkan bu yiyecekler, bu şehrin dokusunda ve tadında var, çocuklarımızı bu tatlardan mahrum etmek niye? İstanbul'u istanbul yapan; boğazı, erguvanları ve tarihi olduğu kadar simiti, kestanesi, mısırı, balık ekmeği ve bozası değil mi?

Simit: Biz daha çok sokak simidini seviyoruz ki bu şehirden şehire değişen bir tat. İstanbul'un simidi bir başka güzel oluyor.

Kestane: Sokakta pişen kestaneye bayılıyoruz ki oğlum simitten sonra en çok bunu seviyor. Kestane kebap yemesi sevap.

Mısır: Biz mısırı daha çok közlenmiş olarak yiyoruz. Süt mısırda suyun ne suyu olduğu, iyice kaynayıp kaynamadığı birer soru işareti olduğu için köz mısırı daha güvenli buluyoruz.

Boza: Boza konusunda biraz daha pimpirikliyiz. Bozamızı sadece Vefa'dan içiyoruz.

Pamuk şeker, macun ve sahlep dönem dönem önümüze çıkan bu lezzetleri seyrek de olsa, bir taneyi 3 kişi paylaşmak şeklinde.

Bir de balık ekmek var tabii... Onu da en çok Eminönü'nde saltanatkayıklarının yakınında yemeği seviyoruz. Kısacası İstanbul'un tadına tuzuna doymak bilmiyoruz!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder